Zor günler
Bu blog'a daha sık kayıtlar düşmeyi ümit ediyordum; maalesef olmadı. Babam çok şükür hala hayatta. Ama durumu hakkında "iyi", "iyi değil" veya "kötü" diye bir yorum yapabilmek o kadar zor ki...
Şubat 2007'de çektirdiğimiz MR spektroskopi bizi biraz endişelendirdi, çünkü MR spektroskopi raporunu hazırlayan radyolog, orjinal tümörün arka tarafındaki bir bölgede nüksettiği gibi bir sonuca ulaşmıştı. Her ne kadar medikal onkologumuz ve beyin cerrahımız bu görüşü tam olarak paylaşmasalar da, yine de tedbiren Mart ayında yeniden MR çektirmemizi istediler. Mart başındaki MR beni çok endişelendirdi. Tümörün nüksetmiş olması ihtimali korkutucuydu. Çok şükür bu MR, Kasım 2006'dakiyle karşılaştırıldığında pek farklı çıkmadı.
Ama bir taraftan da gün-gün babamla birlikte olan bizlerin gördüğü, yaşadığı durumu var. Babam geçen Haziran'a kadar genel olarak durumu iyiydi. Kendi kendine dışarı çıkıp dolaşacak kadar iyi... Konuşması, sağlıklı insanlara göre epey bozuk olmasına rağmen, biraz gayretle ne demek istediğini az çok anlayabiliyorduk. Ama sonraki dönemi şimdi geriye dönüp bakarak değerlendirince, çok yavaş ve dalgalı da olsa, bir ölçüde gerileme yaşadığımızı itiraf etmek durumundayım. Bu süre içinde Dekort kullanımını birkaç kez sıfırlamayı başardık. Ama aradan iki-üç hafta geçtikten sonra ödemin artması nedeniyle yeniden Dekort'a başlamak zorunda kaldık. Son olarak, iki hafta önce günde 4 mg'a, sonra 9 mg'a çıkmak zorunda kaldık. Son olarak iki gün önce 15 mg'a çıktık, ama önceki doz artışlarında hemen gözlemlediğimiz hızlı düzelmeyi henüz görebilmiş değiliz. Babam şu anda neredeyse hiç konuşamıyor. Sağ tarafındaki güç kaybı ciddi boyutlara ulaşmış durumda. Ameliyatından bu yana sağ elinde bir ölçüde güç kaybı hep vardı, ama asıl sorun, sağ eliyle hassas iş yapamamasındaydı. Sağ eliyle kaşık tutmakta zorlanırken, elimi sıkmasını istediğimde bayağı güçlü bir biçimde sıkardı. İki gün önce babamın sağ elini ilk defa bu derece güçsüz gördüm.
Dalgalı, taşlı topraklı bir köy yolunda, amortisörleri patlak bir Magirusla bir meçhule gider gibiyiz. Önümüzdeki günlerin bize neler getireceğini tahmin etmek o kadar zor ki...
Babamın kafatasının içinde neler olup bittiğini çok sık göremiyoruz; ayda, iki ayda veya daha seyrek aralıklarla çektirdiğimiz MR'lar var, hepsi bu. Ama, konuşması, hafızası, yürüyüşü, kalem tutuşu, her gün karşımızda. Biraz olsun konuşabilse, iyi kötü eli-kolu tutsa, hem bizim hem onun morali yerine gelecek. Ama, beynindeki ödem bu kadar ciddi bir sorun teşkil ederken, MR raporunda henüz bir kötüye gidişin görülmemiş olması yetmiyor. Sabırlı olmak lazım, ama bu durumda sabırlı olmak çok ama çok zor.
Şubat 2007'de çektirdiğimiz MR spektroskopi bizi biraz endişelendirdi, çünkü MR spektroskopi raporunu hazırlayan radyolog, orjinal tümörün arka tarafındaki bir bölgede nüksettiği gibi bir sonuca ulaşmıştı. Her ne kadar medikal onkologumuz ve beyin cerrahımız bu görüşü tam olarak paylaşmasalar da, yine de tedbiren Mart ayında yeniden MR çektirmemizi istediler. Mart başındaki MR beni çok endişelendirdi. Tümörün nüksetmiş olması ihtimali korkutucuydu. Çok şükür bu MR, Kasım 2006'dakiyle karşılaştırıldığında pek farklı çıkmadı.
Ama bir taraftan da gün-gün babamla birlikte olan bizlerin gördüğü, yaşadığı durumu var. Babam geçen Haziran'a kadar genel olarak durumu iyiydi. Kendi kendine dışarı çıkıp dolaşacak kadar iyi... Konuşması, sağlıklı insanlara göre epey bozuk olmasına rağmen, biraz gayretle ne demek istediğini az çok anlayabiliyorduk. Ama sonraki dönemi şimdi geriye dönüp bakarak değerlendirince, çok yavaş ve dalgalı da olsa, bir ölçüde gerileme yaşadığımızı itiraf etmek durumundayım. Bu süre içinde Dekort kullanımını birkaç kez sıfırlamayı başardık. Ama aradan iki-üç hafta geçtikten sonra ödemin artması nedeniyle yeniden Dekort'a başlamak zorunda kaldık. Son olarak, iki hafta önce günde 4 mg'a, sonra 9 mg'a çıkmak zorunda kaldık. Son olarak iki gün önce 15 mg'a çıktık, ama önceki doz artışlarında hemen gözlemlediğimiz hızlı düzelmeyi henüz görebilmiş değiliz. Babam şu anda neredeyse hiç konuşamıyor. Sağ tarafındaki güç kaybı ciddi boyutlara ulaşmış durumda. Ameliyatından bu yana sağ elinde bir ölçüde güç kaybı hep vardı, ama asıl sorun, sağ eliyle hassas iş yapamamasındaydı. Sağ eliyle kaşık tutmakta zorlanırken, elimi sıkmasını istediğimde bayağı güçlü bir biçimde sıkardı. İki gün önce babamın sağ elini ilk defa bu derece güçsüz gördüm.
Dalgalı, taşlı topraklı bir köy yolunda, amortisörleri patlak bir Magirusla bir meçhule gider gibiyiz. Önümüzdeki günlerin bize neler getireceğini tahmin etmek o kadar zor ki...
Babamın kafatasının içinde neler olup bittiğini çok sık göremiyoruz; ayda, iki ayda veya daha seyrek aralıklarla çektirdiğimiz MR'lar var, hepsi bu. Ama, konuşması, hafızası, yürüyüşü, kalem tutuşu, her gün karşımızda. Biraz olsun konuşabilse, iyi kötü eli-kolu tutsa, hem bizim hem onun morali yerine gelecek. Ama, beynindeki ödem bu kadar ciddi bir sorun teşkil ederken, MR raporunda henüz bir kötüye gidişin görülmemiş olması yetmiyor. Sabırlı olmak lazım, ama bu durumda sabırlı olmak çok ama çok zor.