kanserdesifresi.com ve "XP TONIC SLS" adlı ürün hakkında
Beyin tümörlerini yakından incelediğim son 3 buçuk yıl içerisinde gerek yurt içinde, gerek yurt dışında, bu ürüne benzeyen daha pek çok bitkisel ve alternatif ürünle ilgili çok olumlu şeyler duydum. Bunların bir kısmını babamın hastalığı süresince biz de kullandık ve uyguladık. Ancak, kanser deşifresi sitesini incelediğimde, bu ürün ve ürünü geliştirenler hakkında kafamda pek çok soru işareti ve şüpheler oluştu. Bu şüphe ve soruları burada açıklamak zorundayım.
1. Bu ürünün içinde ne var?
Öncelikle XP TONIC SLS adlı bu ürünün içinde ne olduğunu bilmiyoruz. Bitkisel olduğu söyleniyor, ama hangi bitkilerden elde edildiği de belli değil. Bütün hastalara aynı ürün mü tatbik ediliyor? Hastaların arasında diyabet, tansiyon, karaciğer yetmezliği, kemik erimesi ve daha bir sürü rahatsızlık için yüzlerce farklı ilaç kullananlar olabilir. Bitkilerden elde edilen ürünlerdeki etken biyokimyasal maddelerin bu ilaçlarla ve vücuttaki tümörlerle binlerce farklı etkileşmesi olabilir. Bunlar dikkate alınıyor mu?
2. Bu ürün hastalarda ne kadar süredir kullanılıyor?
Web sitesinde bu üründen olumlu sonuçlar almış bazı hasta mektuplarına yer verilmiş. Bu mektuplarda görebildiğim en eski tarih 2006. Daha eski tarihlerde bu ürünü kullanan hastalar olmuş mu? 2006 yılında hastaların kullandığı ürün ile bugün kullandıkları ürün tamamen aynı ürün mü, yoksa formülünde zaman içinde değişiklikler olmuş mu? Hadi diyelim bu ürün hastalarda 2005 yılından itibaren beri kullanılıyor. Bu durumda, ürünü kullanan en eski hastaların kullanmaya başladıkları tarihten itibaren sadece 4 yıl geçmiş demektir. Oysa kanser tedavisinde, hastalıktan kurtulma veya tam olarak tedavi edilme için en çok kullanılan kıstas, teşhisten itibaren 5 yıldır. Şu anda kullanılan Temodal tedavisinden önceki standart olan PCV tedavisinde bile teşhisten sonra 5 yıl yaşayan hastaların oranı %2-5 idi. Öte yandan Temodal'in ta 1980'lerde ortaya atılan bir ilaç olduğunu ve geliştirilmesinin 20 yılı aşkın bir süreyi kapsadığını dikkate alacak olursak, bu ürünün daha henüz geliştirilme aşamasında olduğunu söyleyebiliriz. Böyle bir ürün hakkında bu kadar iddialı konuşmak için çok erken.
3. Bu ürün laboratuvarda ve hayvanlar üzerinde denenmiş midir? Ürünle ilgili yapılmış bilimsel yayınlar var mı?
Bütün dünyada sadece ilaçlar değil kozmetik ürünler, kremler, deodorantlar bile hemen insanlarda kullanılmaz. İlaçlar veya bir ilaca dönüştürülme potansiyeli taşıyan etken maddeler önce laboratuvar ortamında denenir. Bu araştırmaları da sadece ilaç firmaları yapmaz. Üniversiteler ve diğer araştırma merkezleri, hatta hastalıkların tedavisini bulmayı amaçlayan özel vakıflar tarafından da bu araştırmalar yürütülebilir. İlaçlar üzerinde araştırma yapmak ABD ve Avrupa'daki büyük ilaç firmalarının tekelinde de değildir. ABD'de Ulusal Sağlık Enstitüsü'nün yürüttüğü kapsamlı bir veri tabanı var, PUBMED adını taşıyor. Bu veri tabanında, 1965'ten bu güne dünyanın her tarafında yapılmış bilimsel araştırmaların sonuçlarının yayınlandığı 15 milyondan fazla bilimsel yayının künyesi tutuluyor. Bunların içinde Türkiye'de, Türkçe yayınlanmış makaleler de var, Japonya, Rusya, Çin, Güney Afrika, aklınıza gelecek her ülkede ve her dilde yapılmış bilimsel yayınlar hakkında bilgi var. Yunzhi mantarı, zakkum, ısırgan otu, melatonin, D vitamini, köpekbalığı kıkırdağı, soya fasulyesi, üzüm çekirdeği... Her türlü bitkisel ürün ve vitaminle ilgili, sadece tıp, eczacılık, biyoloji, hatta veterinerlik bölümlerinde yapılmış araştırmalar hakkında bilgi bulabilirsiniz. Dolayısıyla, "ilaç firmaları baskı kuruyor, araştırmalara izin vermiyor" demek bir ölçüde doğru olsa da, bilimsel süreçleri tamamen hiçe saymayı gerektirmez.
Tekrar ilaçların geliştirilmesi sürecine dönecek olursam, insanlarda denenmeden önce, önce laboratuvar ortamında, sonra hayvanlar üzerinde denenmeleri gerekiyor. Bu bir taraftan insan hayatını riske atmamak ve güvenlik açısından gerekli iken, diğer taraftan ilaçların uzun geliştirilme süreçlerini yürütmek için gerekli. Şimdi diyelim bu XP TONIC SLS ürününü geliştirenler 2005 yılında ürünün bileşiminde, 1 gramlık üründe X bitkisinden elde edilen Y etken maddesinden 10 mg kullandılar. Daha sonra ürünün formülünde değişiklik yaptılar ve Y etken maddesinin dozunu 10 kat arttırıp 10mg'dan 100 mg'a çıkardılar. Biz nereden bileceğiz?
Ne demek istediğimi daha iyi açıklamak için, yukarıda sözünü ettiğim PUBMED veri tabanına, Temodal ilacının etken maddesi Temozolomide'i anahtar kelime olarak girdim. Karşıma tam 1482 kayıt çıktı. Yani dünyanın dört bir tarafındaki araştırmacılar tarafından bugüne kadar Temozolomide hakkında 1482 bilimsel yayın yapılmış. Bunlardan en eskisi 1985 yılında yayınlanmış. Bu en eski makalenin özetine ulaşamadım, ama ondan bir yıl sonra 1986 yılında yayınlanmış makaleye baktığımızda, insanlar üzerinde bir deney göremiyoruz. Laboratuvar ortamında, K562 koduyla anılan lösemi hücreleri örnekleri üzerinde çalışıldığını görüyoruz. Bu şekilde bir kodla anılan hücre örnekleri, bir tüp içinde bir sıvı çözeltide geliyorlar ve bilimsel araştırmalarda standartlık sağlamaları için farklı araştırmacılar tarafından kullanılıyorlar. Bu hücre örneklerini ticari olarak üreten ve satan firmalar var.
Bu hücre örneklerinden son zamanlarda sıkça rastladığım bir örnek, C6 koduyla biliniyor. Fare beyinlerinde ortaya çıkan glial tümör hücrelerinin standartlaştırılması sonucu ortaya çıkmış. İşte size C6 fare glial tümörü hücrelerini ticari olarak üretip satan bir firmanın linki:
http://www.amaxa.com/research-areas/neurobiology/cell-lines2/neuro-cl-a-z/c6/
İşte bakın aşağıdaki link, İstanbul Üniversitesi'nin Aralık 2008'de çıktığı bir ihale duyurusu. Bu duyuruda, Histoloji ve Farmakoloji Bölümü'nden Prof. Dr. Ayhan Bilir'in yürüteceği bir araştırma için C6 fare glioma hücre soyu için ihaleye çıkıldığını görüyoruz:
http://74.125.77.132/search?q=cache:F1viZfaSGfwJ:ihale.iu.edu.tr/dosyalar/1441.doc+%22c6+glioma%22&hl=tr&ct=clnk&cd=35&gl=tr&lr=lang_tr&client=firefox-a
İşte bu da eczacı bir profesörümüzün özgeçmiş ve yayınları sayfasına link:
http://www.saglikhaberlerim.com/detay/1634/bitkilerle-tedavide-ulkemizin-yuzaklarindan-birisi
Prof. Hüsnü Başer, benim de grubumuzda sık sık ödeme karşı etkili olduğunu yazdığım Berberine adlı maddenin etkinliğini bu C6 hücreleri üzerinde incelemiş ve bu konuda bir bilimsel yayın yapmış. Yayının tam künyesi şöyle:
Effects of Berberine on C6 glioma and NIH3T3 fibroblast cell lines, S.Korkmaz, M.Kosar, K.H.C.Baser, Phytomedicine, 7 (Suppl.II), 123 (2000)
PUBMED veri tabanında bu yayına rastlayamadım, ama "Berberine" ve "glioma" anahtar kelimeleriyle araştırınca 12 adet yayına rastladım. Bakın bu yayınların sırf başlıklarına bakarak neler öğreniyoruz:
- Berberine, T98G kodlu insan glioblastoma hücrelerinin kendi kendilerini öldürmelerini sağlıyormuş:
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/18379040
- Berberine, tümör hücrelerinin radyoterapiye karşı hassasiyetlerini arttırıyor ama normal hücreleri bu yönden etkilemiyormuş:
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/15500008
- Farelerde yapılan bir araştırmada vücut ağırlığının her kg'ı için 10 mg dozunda Berberine, tümör hücrelerinin %80'ini yok ediyormuş, bu da BCNU adlı kemoterapi ilacının filanca dozda kullanımına eşdeğermiş:
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/2122945
Bakın, burada ele aldığım üç araştırma da Berberine hakkında umut vaadedici şeyler söylüyor ve Berberine'in ödem önleyici etkisi dışında doğrudan tümörü yok edici etkilerinin de olduğunu gösteriyor, ama bu araştırmaların hiçbiri henüz insanlar üzerinde yapılmış araştırmalar değil. Yine de ben, bu araştırmalara dayanarak, Berberine kullanmanın beyin tümörü hastalarına fayda sağlayacağını ileri sürerdim.
Şimdi, C6 hücrelerini kullanarak yapılan bir araştırmaya daha atıfta bulunacağım:
http://static.scribd.com/docs/9qrm1d9y77w0n.swf?INITIAL_VIEW=width
Burada 52 nolu poster bildirisine bakacak olursanız, burada bu sefer GNC ve Solgar gibi firmaların ürünleri arasından hatırlayacağınız St. John's Wort adlı bitkisel ürün incelenmiş ve St. John's Wort'un C6 hücrelerinin yayılmasını önlediği sonucuna ulaşılmış. Bu araştırma Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'nden bazı araştırmacıların yurtdışındaki araştırmacılarla işbirliği sonucu ortaya çıkmış. "Poster bildirisi" şu demek, bu araştırmayı yapmışlar, ama hakemli bir bilimsel dergide yayınlamamışlar. Araştırma sonuçlarını bir bilimsel toplantıda bu tip "poster" sunumları için ayrılan bir salonda, yaklaşık 150cmx120 cm gibi bir ebatlarda büyük bir poster üzerinde bir panoda katılımcıların ilgisine sunmuşlar.
Bu poster konusunu açmamın sebebi, bu XP TONIC SLS adlı ürünü geliştirenler de pekala böyle bir araştırma yapabilir, sonuçlarını bir bilimsel toplantıda olmasa bile kendi web sitelerinde herkese bir "poster" şeklinde sunabilirlerdi. Yapmaları gereken tek şey, C6 veya başka bir tümör hücre tüplerinden satın almak ve ürünlerini bu tüplere bir deney sistematiği içinde zerkedip sonuçları gözlemlemek. Böyle bir araştırmayı yapmak için multimilyarder bir ilaç firması olmaya veya üniversite imkanlarına bile gerek yok. TÜBİTAK proje yarışmalarına katılan iyi bir özel lise veya iyi bir fen lisesinin biyoloji laboratuvarında bile rahatlıkla yapılabilecek bir araştırmadan söz ediyorum.
Ama anlaşılıyor ki, bu XP TONIC SLS adlı ürün üzerinde, bırakın canlı hayvanları, laboratuvar ortamında, mikroskop altında yapılabilecek en basit araştırmaların bile yapılmadığı görülüyor.
4. Abartılı başarı yüzdesi:
Güler hanımın ifadesine dayanarak, beyin tümörlerinin tedavisinde %90'a yakın başarı sağladıklarını iddia etmelerini çok ama çok abartılı buluyorum. Eğer bu doğruysa, dünya çapında bir olay olur, çünkü bu ürünle yürütülen tedavinin, dünya üzerinde mevcut hiçbir tedavinin yakınından bile geçemeyeceği kadar başarılı olduğu anlamına gelir. Bu ilacı geliştiren bilim adamları tıp tarihine adlarını altın harflerle yazdırırlar, kendilerine hemen Nobel ödülü verilir, Hipokrat, İbni Sina ve penisilini keşfeden Fleming'den sonra gelmiş geçmiş en büyük hekimler arasına girerler. Eğer bu iddia doğruysa, bırakın Türkiye'yi dünyadaki bütün TV kanallarının haber bültenlerinde bir numaralı haber olarak yayınlanır. Gazeteler, dergiler bu ürünü geliştiren araştırmacıların fotoğraflarını kapak yaparlar.
Öte yandan bu ilacın patentini ellerinde bulunduranları bir anda Türkiye'nin en zengin kişileri olarak görebiliriz. 2008 yılında Temodal'in dünya çapındaki cirosunun 1 milyar doları geçtiğini hatırlatayım. Temodal, geliştirilmesi 30 yılı bulmuş, dünyanın değişik yerlerindeki yüzlerce araştırmacının üstünde çalıştığı bir ilaç, ama bu XP Tonic SLS adlı ilacın Temodal'in hayal bile edemeyeceği bir başarı yüzdesine sahip olduğu ileri sürülüyor. Eğer bu iddialar doğru ise, Temodal'in bir yılda elde ettiği 1 milyar dolarlık cironun tamamen bu ilaca kayması beklenir.
İngilizce'de bir söz var, "If it sounds too good to be true, then it's probably not true" yani bir iddia kulağa doğru olmak için fazla iyi gibi geliyorsa muhtemelen doğru değildir. Babamın hastalığı döneminde biz de benzeri şekilde abartılı başarı öyküleriyle anlatılan benzer ürünleri gerek yurtiçinde gerek yurtdışında duymuştuk. Bunlardan mesela ABD'deki Ulusal Sağlık Enstitüsü tarafından da ciddiye alınan Hintli Dr. Banerji, bir anda ABD'deki beyin tümörü camiasında meşhur olmuştu. O kadar ki insanlar ta Hindistan'a gidip Dr. Banerji'yle görüştüler, sonra Banerji ABD'ye geldi, konferanslar verdi vs. Banerji'nin başarılı olduğunu iddia ettiği tedavi, Ruta ve Calc Phos adlı iki homeopati karışımına dayanıyordu. Hindistan'da Kalküta'daki kliniğinde aylık maliyeti 3-5 dolar mertebesinde olan bu homeopati ürünleriyle, beyin tümörlerinin tedavisinde %70'e varan bir başarı sağladığını ileri sürüyordu Banerji. Biz bile babamda kullanmıştık. Eğer bu XP TONIC SLS hakkındaki iddialar doğru ise, bu Hintli doktordan çok daha dikkat çekicidir demektir.
%90 başarı ne demek, düşünebiliyor musunuz? Diyelim şu ana kadar 100 beyin tümörü hastası bu ürünü kullandı. O zaman 90 hastanın iyileşmiş olması gerekir. 200 hasta kullandı ise 180 hastanın iyileşmiş olması gerekir. Hadi diyelim tümörün büyümesi durmuş ve durumu şu anda stabil olan hastaları da "başarı" diye saydıklarını varsayalım. Ortada onlarca, yüzlerce başarı örneği olmalı. Web sitelerinde toplam 12 hasta öyküsü var, bunlardan 5'i beyin tümörleri üzerine ve sadece bir hastanın "önce" ve "sonra"sını gösteren MR raporları sitede yer alıyor. İyi ama bırakın Temodal'i, Temodal'den önceki kemoterapi ilacı olan PCV döneminde bile hastaların %2 ila %5'i zaten 5 yıldan fazla yaşıyordu, yani PCV'nin bile başarı oranı milyonda bir falan değildi.
Öte yandan, herhangi bir başarı yüzdesinden söz edebilmek için, hastaların takip edilmesi gerekir. Daha önce ABD'deki Jeanne Wallace adlı diyetisyenin hizmetlerinden yararlandığımızı yazmıştım. Wallace ile 2005 Ekim ayında görüştük. Bize bir rapor gönderdi. Ama bu tarihten sonra, birkaç kez kendisini aramayı düşünmeme rağmen bir türlü arayamadım. Yani Jeanne Wallace, bizi "takip etmedi." Bu durumda, kalkıp da "Benim protokolümü uygulayan hastalarda şu kadar başarı elde ettim" diyecek olursa, yalan söylemiş olur. Peki bu kanserdesifresi.com sitesindekiler kendilerinden ürün alan bütün hastaları takip etmişler mi? Diyelim bir hasta 2005 yılında ürün kullanmış, 2006 yılında kullanmış, 2007 Haziran ayına kadar kullanmış, sonra bir daha bu siteden ürün almamış. Acaba bu hasta 2007 Haziran ayında veya bundan birkaç ay sonra vefat etti de bu yüzden mi bağlantıyı kesti, yoksa bu üründen memnun kalmadı, başka bir tedaviye geçti, o yüzden mi? Kendilerine müracaat eden bütün hastaları takip etmiyorlarsa, başarı yüzdesinden de söz edemeyiz. Acaba kendilerinden ürün alan hastaların yüzde kaçı sadece birkaç ay yetecek ürün alıyor? Bunun istatistiğini tutuyorlar mı? Biz Kazakistanlı, Rusya'da tıp eğitimi görmüş bir bayan doktordan bazı bitkisel karışımlar almış ve babamda birkaç ay kullanmıştık. Bizim gibi böyle kafası karışık, bir onu, bir bunu deneyen kimbilir kaç hasta vardır?
Öte yandan, %90 başarı var diyorlarsa, peki ya geri kalan %10'luk dilimdeki hastalar? Onların akıbeti ne olmuş? İşte, bu tip ürünlerle ilgili tanıtımlarla "bilimsel" çalışmaların sonuçları arasındaki en önemli fark burada. Bu tip ürünlerle ilgili 3, 5, 7, 10, 15 başarı öyküsüne rastlarsınız, ama bu başarı öykülerinin yanında 10, 20, 30, 100, 1000... kaç adet başarısız sonuç alınmış? Bunu hiç söylemezler. Oysa bilimsel bir araştırmanın sonuçları yayınlandığı zaman, başarı öykülerinin yanısıra başarısızlık öykülerini de görürsünüz.
İşte, size 11 Mart 2009 tarihinde yayınlanmış bir araştırmanın sonuçları:
http://jco.ascopubs.org/cgi/content/abstract/27/8/1257
Bu araştırmada hastalar Temodal'in yanısıra CCNU (lomustine) adlı kemoterapi ilacını da ayda bir alıyorlar. Hatalar iki gruba ayrılmış:
A grubu: CCNU 1. günde 100 mg/m2 ve Temodal 2 ila 6. günler arasında 100mg/m2 günlük dozuyla
B grubu: CCNU 1. günde 110 mg/m2 ve Temodal 2 ila 6. günler arasında 150 mg/m2 günlük dozuyla.
B grubuna verilen Temodal dozunun standart doz olduğunu hatırlatayım. Gerçi sadece 8 hastayı içeriyor, ama B grubunda elde edilen sonuçların "spektaküler" olduğunu ifade etmeliyim. Araştırmanın başlangıcından bu makalenin yayınına kadar geçen süre sonunda bu 8 hastadan 4'ü hala hayatta ve bu 4 hasta en az 56 ay yaşamış ve içlerinden en az 2'si hala hayatta! 8 hasta için ortalama (medyan) yaşam süresi şu an itibarıyla 41 buçuk ay ve hayattaki hastalar yaşamaya devam ettikçe bu süre giderek uzayacak. Hayattaki 2 hastada henüz bir tümör nüksetmesi görülmemiş. A grubu da dahil edildiğinde hastaların neredeyse beşte birinin 4 yıl yaşadığı görülüyor.
Bu araştırmada Temodal ve CCNU kullanılmış, ama sadece başarı öykülerini değil başarısızlıkları, kaç hastanın kaybedildiğini de görüyorsunuz. Temodal ve CCNU yerine ticari olarak pazarlanan bir bitkisel ürün sözkonusu olsaydı, sadece tedaviye başladıktan neredeyse 5 yıl sonra hala tümörün nüksetmediği 2 hastanın öyküsünü duyacaktınız, diğer hastaların akıbeti hakkında kimse size bir şey söylemeyecekti. Fark bu.
Başka bir şekilde ifade edeyim. Diyelim gittim, kendime kanseriyenin.com diye bir web sitesi adı satın aldım. Sonra eczaneden Temodal ve CCNU ilaçlarını aldım, kutularını attım, isimsiz cam şişelere koydum ve VISTA SUPERSONIC GTX diye bir isim uydurdum. Bu ürünün içinde Toros Dağları'nın eteklerinde yetişen bitkilerden elde edilmiş özütlerin olduğunu ileri sürdüm. Sonra yukarıdaki araştırmada hala hayatta olan 2 hastanın MR raporlarını sitemde yayınladım ve VISTA SUPERSONIC GTX kullanan hastaların %100'üne yakınının tedavi olduğunu bu iki hastanın MR raporlarına dayanarak ileri sürdüm. Hastaların isimleri gerçek, cep telefonları gerçek, MR raporları gerçek, nerdeyse 5 yıldır beyin tümöründen tamamen temizlenmiş oldukları gerçek. Hepsi gerçek. Bu durumda elimde, kanserdesifresi.com sitesinde sunulan üründen çok daha başarılı, çok daha etkili bir ürün olmadığını kim ileri sürebilir? Kim aksini ispatlayabilir?
Diyeceğim şu ki, bilimsel bir araştırmanın sonuçlarını okuduğunuzda, neyle karşı karşıya olduğunuzu bilirsiniz. Hatta öyle ki, bazen kağıt üzerinde çok ümit vaadeden bir ilaç, laboratuvarda, hayvanlar üzerinde çok olumlu sonuçlar veren bir ilaç, insanlar üzerinde denenmeye başlayınca, birkaç ay içinde anormal hasta ölümleri ortaya çıkabilir. O zaman araştırma sürdürülmez, acilen sona erdilir. Bilimsel araştırmalar sözkonusu olduğunda, bu tip katastrofik başarısızlıklardan bile haberdar olursunuz. Ama maalesef alternatif ve bitkisel ürünlerle ilgili olarak, ciddi bir denetimsizlik var. Neyle karşı karşıya olduğunuzu bilemiyorsunuz. Bu ürünleri geliştirenlerin mazereti hazır, bütün suçu ilaç firmalarının despotik baskılarına atıyorlar. Oysa, bilimsel yöntemler açık seçik ortada.
Bilimsel araştırmaların en temel ilkelerinden birisi, doğrulanabilirlik ve tekrarlanabilirliktir. Yani araştırdınız, deney yaptınız ve yerçekimi ivmesinin deniz seviyesinde 9.8 m/sn2 olduğunu buldunuz. Bunu yayınladınız. Sizin araştırmanızı doğrulamak isteyen biri, ister New York'ta olsun, ister Londra'da, ister Kalküta'da, isterse Kuşadası'nda, deniz seviyesindeki bir apartmanın tepesinden bir cismi yere bıraktığında 1 saniyede 9.8 metre düştüğünü görecektir, görmelidir. Eğer bu deneyi yapıp da 9.8 metre yerine 9.6 metre düştüğünü görüyorsa, ya sizin araştırmanızda bir sorun vardır, ya da o deneyi tekrarlayanda.
Eğer kanserdesifresi.com ekibi, yukarıda sözünü ettiğim C6 veya benzeri hücreleri kullanarak bir deney yapıp sonucunu yayınlamış olsaydı, aynı deneyi biz de tekrarlayıp sonuçlarını doğrulama imkanı bulurduk. Gider parasını verir C6 hücrelerinden bir deney kiti satın alırdık. Yine gider XP TONIC SLS ürününden alırdık. Laboratuvara girer, bu ürün işe yarıyor mu, yaramıyor mu, kendi gözlerimizle görürdük. Tabii biz gördüğümüz gibi ABD'de, Almanya'da, Japonya'da ve dünyanın başka herhangi bir yerindeki doktorlar, hastalar ve hasta yakınları da bunu rahatça görebilirdi. Unutmayın ki dünyada sadece gözünü para hırsı bürümüş doktorlar ve ilaç firmalarının sahibi kapitalistler yaşamıyor. Meşhur Amerikan başkanı John F Kennedy'nin kardeşi Massachusettes senatörü Ted Kennedy de şu anda bir glial tümör hastası. Sanıyor musunuz ki Ted Kennedy'nin yakınları onun sağlığına kavuşmasını istemesinler. Sonuç itibarıyla belki bundan 4-5 yıl sonra bütün dünyada beyin tümörlerinin tedavisinde kanserdesifresi.com ekibinin ürünü kullanılacak. Böyle bir ihtimali inkar etmiyorum. Olabilir. Hayatta hiçbir şey, böyle bir durumda yanılmış olduğumu kabul etmekten ve her türlü kızarıp bozarmaktan daha fazla beni memnun edemez. Benim itirazım, sadece bu site ekibinin bilimsel çalışmaması ve ticari kaygıları öne aldıkları izlenimini vermeleri.
Eğer hastanız kemoterapi alıyorsa veya almasını düşünüyorsanız, yukarıda verdiğim son linkte yer alan makale özetinin bir çıktısını alıp onkologunuzla tartışmanızı tavsiye ederim. Ama eğer kemoterapi almamaya karar vermişseniz veya bu ürünü kullanıyorsanız, size söyleyecek hiçbir sözüm olamaz. Yerden göğe kadar hakkınız var. Hasta haklarıyla ilgili uluslararası sözleşmeler ve ülkemizde yürürlükteki kanunlar, yönetmelikler ve tıp etiği, hastaya uygulanacak tedavilerde son sözü kesin bir dille hastaya bırakıyor. Hasta kabul etmezse doktor ona aspirin bile veremez.
Tekrar ifade edeyim. Benim ne Temodal'i üreten ilaç firmasıyla, ne de herhangi bir ilaç, bitkisel ürün veya tedaviyi üreten bir firmayla bir ilişkim yok. Sadece 2005 yılında beyin tümörüne yakalanan babasını 2007 yılında kaybeden bir hasta yakını olarak konuşuyor ve yazıyorum.